Travmatik Bağlanma

 

Kötücül ve zarar verici olsa da bir türlü sağlıklı bir seçimle sonlandırılamayan pek çok ilişkiye tanıklık etmişsinizdir. Bu kişi arkadaşınız, anneniz, hatta siz olabilirsiniz. Dutton ve Painter tarafından 1981 yılında tanımlanan travmatik bağlanma, “Neden insanlar sağlıksız ilişkiler içerisinde kalmaya devam ediyor?” sorusunun cevabını ararken ortaya çıkmıştır. Dutton ve Painter’a göre travmatik bağlanma içeren ilişkilerde iki ortak yapısal özellik dikkat çekicidir. İlki kişiler arası güç dengesizliğinin inşası, ikincisi ise şiddetin aralıklarla ortaya çıkarılmasıdır. Umutla başlayan bir ilişkinin başlarında yapılan ilk şiddet davranışı anormal karşılansa da şiddet faili partner özür diler, pişmanlık gösterir, her zamankinden daha iyi davranır ve henüz tekrar etmeyen bu şiddet davranışı muhtelif bir olay olarak algılanır. Şiddete maruz kalan kişi, bunu değiştiremeyeceğine dair bir biliş geliştirene kadar şiddet davranışları aralıklarla devam eder. Güç dengesizliği pekiştikçe kişi daha aciz, özgüvensiz hissederken; kuvvetlenen bağ ile ilişki daha da içinden çıkılmaz bir yapıya bürünür. Sonunda kişi kendini yüksek çatışma ve barışmalar döngüsü içerisinde bitkin bir halde bulabilir. Araştırmalar gösteriyor ki belli aralıklarla ödüllendirildiğimizde o ödüle ulaşmak için daha çok uğraşıyoruz. Hatta ödüle nerede ulaşacağımızı bilmiyorsak hem daha çok çalışıyor hem de umutlu bekleyişi de ödül olarak algılıyoruz. Bu fenomeni travmatik bağlanma yaşadığınız partneriniz özelindeki duruma uyarlarsak şiddet, ceza; şiddet sonrasındaki telafi edici davranışlarıysa ödül olarak algılayabiliyor, üstelik şiddet uygulayan fail, aynı zamanda sizi rahatlatacak kişi de olduğundan bu kişiyi beynimizde güvenlikle ilişkilendirebiliyoruz.

Travmatik bağlanmanın oluşmasını kolaylaştırıcı pek çok etken olabilir. Bunların ilki geçmiş travmaların varlığıdır, daha önce de istismara uğramış bir çocuksanız şiddete karşı bir aşinalık geliştirmiş, zaman içinde bunu normalize etmiş olabilirsiniz. Ya da ilişkilendiğiniz faile karşı bir oranda yükümlülük duyuyor olabilirsiniz. Bu kişi geçmişte size bazı iyilikler yaptığı için şimdiki kötü durumu ne kadar sürse de geçici bir olay olarak algılıyor, sürekli “eski halinize” dönmeyi bekliyor olabilirsiniz. Ya da yaşadığınız şiddet karşısında hayatta kalma modunuz aşırı aktive olmuş, kazanmak için teslim olmuş görünerek çatışmayı azaltmaya çalışıyor ama bir türlü ilişkinin bitmesinin de bir seçenek olduğunu düşünemiyor olabilirsiniz. Veya ilişkideki olumlu taraflara aşırı odaklanmış, her şiddetten sonra döngüsel olarak yaşadığınız geçici iyi halde salgıladığınız çeşitli hormanların ortaya çıkaracağı rahatlamayı arıyor olabilirsiniz. Travmatik bir bağlanma yaşadığınız ilişkinizi çevrenize ,”Beni çok sevdiği için/geçmişte yaşadığı kötü şeyler nedeniyle/işteki baskı nedeniyle böyle siz anlayamıyorsunuz/telafi edecek.”, “Onu bırakmayacağım, o benim hayatımın aşkı. Sen sadece kıskançsın.”, “Bu benim hatam/onu ben kızdırıyorum.” gibi cümlelerle savunuyor ve bunlara inanıyor olabilirsiniz. Oysaki maruz bırakıldığınız herhangi bir şiddetin aklayıcı bir bahanesi olmamalıdır.

Travmatik bağlanma şu şekilde görünebilir:

  • İlişkide sıkışmış ve güçsüz hissetseniz de elinizden gelenin en iyisini yapıyor olmak istiyor ve bunun için çabalıyorsunuz.
  • Karşınızdaki kişiye derin bir güven duymasanız da ayrılmayı bir seçenek olarak göremiyorsunuz.
  • İlişkinizin nasıl gittiğini soranlara yoğun, karmaşık gibi muğlak tanımlamalar yapabiliyor, detay vermekten çekiniyorsunuz.
  • İlişkide olduğunuz kişi size gelecekte her şeyin daha iyi olacağına dair pek çok söz verdiği için bekleme halindesiniz.
  • İlişkinizde maruz bırakıldığınız pek çok kötü davranış olsa da siz iyi anılarınıza odaklanıyorsunuz
  • Partnerinizi değiştirebileceğinizi, “iyi günlerinize” dönebileceğinizi düşünüyorsunuz.
  • Çevrenizdeki insanlardan bu ilişkiyi sonlandırmanız gerektiğine dair tavsiyeler duyduğunuz için arkadaşlarınızdan uzaklaştınız ya da onu tanıdıktan sonra çevreniz tümüyle değişti.
  • Başkaları eleştirirse, kendinizi ilişkiyi savunurken buluyor; arkadaşlarınız ve aileniz tarafından yanlış anlaşıldığını düşünüyorsunuz.
  • Başka biriyle asla böyle bir ilişkiniz olmayacağına inanıyorsunuz.
  • Ayrılırsanız onu özleyeceğinizi ve buna dayanamayacağınızı düşünüyorsunuz.