Tanınmayan Yas

Bizim için önemli olan bir kişinin/şeyin kaybı sonucu verdiğimiz doğal ve evrensel bir tepki olan yas, yaşanış şekli itibariyle hem kişisel hem toplumsal kimi kodlar da barındırır. Çoğunlukla bir yas deneyimi yaşadığımızda hayatın olağan akışına tekrar uyumlanma sürecimizde ailelerimiz, arkadaşlarımız ve diğerleri tarafından şefkat ve anlayışla sosyal destek görürken; çeşitli kültürel ritüellerle de yası yaşar, duygusal ve zihinsel olarak işleriz. Tıpkı yasın yaşanma şeklini belirleyen ritüelleri imleyen kültürel kodlar gibi, neyin yasının tutulup neyin yasının tutulamayacağına da karar veren kültürel kodlar yazılı olmayan kurallarla belirlenerek yaslar arası da bir hiyerarşi kurar. Böylece bazı yaslar, kişinin hem yas tutmasını “daha çok” hak ederken, toplumsal desteği de aynı ölçüde hak edecektir.

Yas araştırmacısı Kenneth Doka tarafından 1989’da tanımlanan “disenfranchised grief”, bu yazıda kullanılacağı şekliyle tanınmayan yas; bir kayıp sonucu ortaya çıkan yasın, içinde bulunulan toplumun kültürünün tipik olarak onayladığı ya da geçerli ve haklı gördüğü dolayısıyla sosyal destek sunduğu kayıpların dışında yaşanan kişisel kayıplar sonucu ortaya çıkan yas deneyimini tanımlar. Tanınmayan yas deneyiminde; yas tutan ve ölen arasındaki ilişki, ölüm/kayıp ve/veya yas tutanın yas tutma yeteneği tanınmaz ve böylece kişinin yas deneyiminin diğerleri tarafından minimize edilmesi, görülmemesi, hak verilmemesi, fark edilmemesi, kişinin izole edilmesi, utandırılması, damgalanması, ritüellerden dışlanması, kişinin yasını saklamak zorunda bırakılması gibi ötekileştirmelerle zaten zorlu olan yas deneyimine daha da travmatik bir çehre kazandırır.

Yasın yaşanmasında toplumun deneyimlerinden süzülerek oluşturulan ve yerleşen yas ritüellerinin oldukça önemli bir işlevi vardır. Örneğin; cenazeler kaybın gerçekliğini gösterirken aynı zamanda diğerlerinden alınan destek de yeniden sosyal hayata dönüşü hatırlatarak süreci kolaylaştırma işlevi görür. Tanınmayan yas deneyiminde kişinin bu ritüellerden mahrum bırakılması, kayıp nedeniyle yaşanan psikolojik stresi önemli ölçüde arttırır. Düşük, LGBTİ+ partnerin ölümü, Covid nedeniyle kaybettiğiniz ve cenazesine katılamadığınız bir yakınınız, evlilik dışı yaşadığınız ilişki partnerinizin kaybı, beslediğiniz hayvanın ölümü, zaten çok yaşlı olan bir tanıdığınızın ölümü, sadece online olarak görüştüğünüz bir arkadaşınızın kaybı, hiç tanışmadığınız aile bireyinizin ölümü ya da ölüm içermeyen tipleriyle kronik bir hastalık tanısı almanız sonucu sağlığınızın kaybı, yaşadığınız ülkeden zorunlu göç etmeniz, kürtaj, sevilen işin kaybı, kısırlık gibi pek çok kayıp yaşantısı sonucu tanınmayan yası deneyimlemek zorunda bırakılabilirsiniz. Elbette yas deneyiminin çok kişisel olması nedeniyle bu örnekleri daha da çeşitlendirmek mümkün olacaktır.

Hiç kimse sizin adınıza neye üzülüp neye üzülemeyeceğinize dair karar veremez. Kayıp sonucu hissettiğiniz her şey geçerlidir ancak yas deneyiminiz beklenenden daha uzun sürdüyse, normal hayat akışına dönemediyseniz, hala kaybınıza dair aşırı bir günlük uğraşınız varsa, suçluluk duyuyorsanız, yoğun depresyon ve anksiyete belirtileri gösteriyorsanız bir ruh sağlığı uzmanından her zaman destek alabilirsiniz.