Neden Aynı İlişki Hatalarını Yeniden Ve Yeniden Yapıyoruz?: Psikolojik Tanıdıklık Kavramı

“Bir insanın bilinçdışı yaşamı, bilinç düzeyinden geçmeksizin, başka birinin bilinçdışı yaşamıyla etkileşime geçebilir.”  S. Freud

 

İlişki kurmamızda, bir insana çekilmemizde; benzerlik, tanıdıklık, karşılıklılık, maruz kalma sıklığı gibi pek çok belirleyici unsur bulunur. Söz gelimi; çevrenizde büyük ihtimalle kendisiyle aynı üniversiteye giden biriyle evlenen, sürekli gittiği bardaki başka bir müdavimle ya da bir kursta ya da kulüpte tanışıp ilişki yaşayan pek çok kişi var. Biz bu yazı kapsamında “tanıdıklığın” ilişkilerimizi nasıl şekillendirdiğine odaklanarak, neden toksik ilişkiler içerisinde kalmaya devam ettiğimize, neden aynı ilişki hatalarını yeniden ve yeniden yaptığımıza dair açıklamalar arayacağız.

“Tanıdıklık” birine çekilmemizde hiç de azımsanmayacak bir faktör. Burada sözünü ettiğimiz tanıdıklık, elbette psikolojik bir tanıdıklık ya da aşinalık. Psikolojik açıdan tanıdık olanı daha güvenli buluyoruz çünkü hem neler bekleyebileceğimizi biliyor hem de bu durum karşısında çoktan oluşturduğumuz savunma mekanizmalarıyla nasıl baş edeceğimizi, aşina olmadığımıza göre daha iyi bilerek güvende hissediyoruz. Aslında iyi ya da kötü, gerçekten bildiğimiz tek ilişki anne ve babamızın ilişkisi ve onlarla kurduğumuz ilişki. Ebeveynlerle temasımızdaki yaralar ve bu yaralarla yaşayabilmek adına geliştirdiğimiz savunma mekanizmaları bundan sonraki ilişkilerimizde de belirleyici olabiliyor. Yani benzer dinamik ve patterndeki insanlarla tekrar tekrar ilişki yaşıyoruz çünkü onlar tarafından sevilerek, onaylanarak ya da onları iyileştirerek bu sefer “başarılı” olabilmek ve yaramızı sarmak istiyoruz. Örneğin, zorlayıcı bir anne ile büyüyen biriysek baskın insanlardan hoşlandığımız için değil, “normal” olarak gördüğümüz şey baskın olmak olduğu için zorbalara çekiliyoruz ya da sürekli şiddet uygulayan bir babanın çocuğu olarak yetişkinlik ilişkilerimizde de şiddete maruz kaldığımız ilişkilerin içinde oluyor ya da bizi çocukken ne kadar yaralamış olsa da biz de babamızda özdeşleşerek şiddet faili olduğumuz ilişkiler kuruyoruz. Dahası ailemizde değersiz olduğumuzu düşündüysek değersiz hissettirildiğimiz ilişkilere çekiliyor ya da değerli hissettiğimiz bir ilişki içindeysek bile değersiz olduğumuz inancını doğrulayacak şekilde davranıp, kehanetimizi gerçekleştiriyor ve “Bak gördün mü? Haklıyım işte” diyoruz. Psikolojik yakınlık, aşina oluşumuzla bize bir bakıma konfor sağlasa da bu gerçek bir konfor mu?

Belki şiddet dolu ilişkinizde ayrılmak zor çünkü gidecek başka bir yeriniz olmadığına çoktan inanmışsınız; sağlıklı bir ilişkiye, değerli hissetmeye dair tanıdıklığınız yok. Sizin için kötü olacak biriyle ilişki yaşamayı seçmek her zaman özgürce yapılan bir seçim değildir. Kendi ilişki kalıplarınızı öğrenmek ve dinamiklerinizin farkında olmak hem kendinizi suçlamanızın önüne geçecek hem de ilişkilerinizde gerçekten özgürce seçim yapmanızı sağlayacaktır. Yeni ve sağlıklı ilişki bize başta yabancı gelse de yeni iyi tanıdıklar her zaman oluşturulabilir ve şiddetsiz bir iletişim hepimizin hakkıdır.