Anksiyete – Yaygın Panik Bozukluk, Panik Bozukluk, Panik Ataklar

“Beni korkutan ve benim de korktuğum hiçbir şeyin, zihnimde uyandırdıkları etki kadar iyi ve kötü olmadıklarını fark ettim.”  Spinoza

 

Anksiyete bozuklukları tıpkı duygudurum bozuklukları gibi işlevselliği kişiye göre değişen oranlarda engellediğinden ruh sağlığı çalışanlarına en çok başvuru yapılan nedenlerin başında gelir. Öncelikle unutulmamalıdır ki anksiyete her insanın sahip olduğu evrimsel açıdan önemli bir duygudur ve ancak öldüğümüzde tümüyle yok olur. Peki evrimsel olarak sahip olduğumuz ve hayatta kalmak için elzem olan, örneğin vahşi bir hayvanla karşılaştığımızda verdiğimiz “savaş ya da kaç” tepkilerini neden asansöre binmek, topluluk önünde konuşmak, uçağa binmek gibi modern hayatın getirdiği gündelik rutinler karşısında da veriyoruz?

Anksiyete, duruma uygun olmayan bir biçimde algılanan tehdit algısıyla, fonksiyonlarımızın olağan görevlerini yerine getirmesini zorlaştırarak, savaş-kaç tepkisini getirdiğinde kişide rahatsızlık yaratır ve artık bir bozukluğa dönüşür. İstenmeyen bir durumun gerçekleşeceği korkusu olayın gerçekleşme olasılığı güçlendirerek bir çeşit kendi kendini gerçekleştiren kehanete dönüşebilir. Zira kişi korkuya neden olan duyumlardan kaçınarak, korktuğu durumu deneyimleyemez ve duyumlar, katatsrofik düşünceler, kaygı döngüsü giderek güçlenir, pekişir. Böylece algılanan tehlike gereğinden fazla büyütülür ve başa çıkma mekanizmaları giderek küçümsenir. Anksiyete anında anksiyeteyi yaşayan kişinin isteği dışında bir dizi psiko-biyolojik reaksiyon ortaya çıkar. Örneğin kişi terleme, titreme gibi fizyolojik tepkiler verir, yapamayacağı ve sonunda kendine dair bir takım bilişsel tahminler ortaya çıkar, güdü anksiyete yaratan durumdan kaçmak yönündedir, duygusal olarak korku deneyimlenir ve ortaya kişiye göre değişen bir davranış konur.

 

Beck ve Emery’e (2011) göre anksiyete sonucunda kişide aşağıdaki durumlar ortaya çıkar

• Nesnelliği ve istemli kontrolün kaybı
• Dikkat, konsantrasyon ve ihtiyat kaybı
• Yanlış alarmlar ve ısrarlı, istemsiz anksiyeteyi arttıran otomatik düşünceler
• Tehlike olarak algılanan uyaranın aşırı genellenmesi
• Ortaya çıkacak sonucu felaketleştirme
• Anksiyete yaratan durumu seçici olarak sürekli olumsuz yönlerine odaklanarak perspektifin yitirilmesi
• Anksiyete yaratan duruma alışmama ve giderek uyarılma
• Anksiyete yaratan duruma yönelik mutlak değerde ve uçlarda düşünme eğilimi

 

Anksiyete bozuklukları çoğunlukla 35 yaş öncesi ve sıklıkla 10-25 yaş yani çocuk ve ergenlik döneminde ortaya çıkar. Anksiyete yaygın panik bozukluk, panik bozukluk, sınav kaygısı, spesifik fobiler, ayrılık korkusu, performans anksiyetesi, agorofobi gibi pek çok şekilde ortaya çıkabilir.

 

Panik Bozukluk

Halk arasında yaygın olarak “panik atak” olarak bilinen panik bozukluk; ileri derecede korku ve uyarılmayla geçirilen panik atakları ya da nöbetleriyle seyreder. Panik ataklar bedensel belirtiler açısından o kadar zorlayıcı olabilir ki danışan yeniden panik atak geçireceği korkusuyla korkuya neden olan duyumlardan kaçınmak için bazı kaçınma davranışları gösterebilir. Bu durumda danışanın işlevselliğini ve özgüven, başedebilirlik gibi duygularını önemli ölçüde etkileyebilir. Söz gelimi panik atağa benzer şekilde nabzın yükseleceği korkusuyla kişi, spor yapmak, seks gibi bedensel aktivitelerden kaçınabilir. Yaygın anksiyete bozukluğundan farklı olarak, kişi, panik atak geçirdikten sonra kısmen de olsa rahatlar. Şimdi korkusu yeniden panik atak geçireceğidir. Zira panik atağın nerede geleceği belli olmayabilir. Öyle ki uykuda bile panik atak geçirmek mümkündür. Panik atak belirtileri genellikle 5-10 dakika içerisinde kaybolmakla beraber, nadir de olsa daha uzun sürebilir. Belirtileri gereği sağlık hizmetlerine en çok başvuru yapılan bozuklukların başında gelir. Panik atağın fizyolojik belirtileriyse terleme, titreme, sık idrara çıkma, kan basıncının yükselmesi ve çarpıntı, nefes alamıyor hissi ve nefes alışın ritminde geçici bozukluk, göğüs ağrısı ve sıkışma, gerçekliğin ya da kendiliğe yabancılaşma, uyuşma ve karıncalanmalar, sıcak ya da soğuk basmaları, sersemlik hissi, sindirim ve boşaltım sistemi rahatsızlıkları şeklinde görülür. Kaçınma davranışları sonunda agorafobinin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Agorafobi yalnız başına kalmaktan, yalnız sokağa çıkmaktan, kalabalık yerlere gitmekten kaçınma, eğer bu tip yerlere giderse o yerden kurtulayamayacağı, çıkamayacağı, çaresiz kalacağı, yardım alamayacağı, orada panik atak geçireceği korkularıyla kaçınma ve sosyal geri çekilme, ev gibi güvende hissedilen yerlerde kalma ya da bu gibi yerlere ona yardım edebilecek kişilerle gitme eğilimi şeklinde ortaya çıkar. Bu anlamda kişinin hayat kalitesini ve yaşamsal işlevselliği ciddi anlamda etkileyebilir.

 

Yaygın Aksiyete Bozukluğu

Sanki kötü bir şey olacakmış, kötü bir haber alacakmış hissi gibi nedeni çoğunlukla belli olmayan bir korkunun gün içinde değişen oranlarda deneyimlenmesi şeklinde kendini gösterir. Çok yoğun olduğu durumlarda danışanlardan ölmeyi yeğledikleri gibi bazı aktarımlar görülür. Bu anlamda depresyon gibi diğer duygudurum bozukluklarını beraberinde getirdiği için danışan açısından oldukça zorlayıcıdır ve tedavi gerektirir. Anksiyete bozukluklarının temelinde yoğunlukla ölüm ya da kontrolünü yitirerek delireceğim korkusu vardır. Kişi sıklıkla kendisini kafası karışmış ve şaşkın hissedebilir. Bu bozuklukta hiç panik atak görülmeyebilir ya da panik bozukluk kadar sık olmayan şekilde panik ataklar deneyimlenebilir. Bu bozukluğa sahip olanların %96,6’sında bir türlü gevşeyememe, sistemlerin aşırı hareketliliği görülür. Yaygın olarak deneyimlenen anksiyeteden ötürü odaklanmaya dair şikayetler yaşanır. Zira kişi kafa karışıklığı ve zihin bulanıklığı yaşarken düşünceyi denetim altında tutamayabilir.